İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine dahil olan ülkelerin vermesi gereken Ulusal İklim Değişikliği Bildirimi hazırlıkları son aşamaya geldi. TÜBİTAK hazırladığı taslağı tartışmaya açtı. Türkiye’nin kendi içinde yoğun biçimde tartıştığı “kömür” politikasının bildirime de girmesi dikkat çekti. Bildirimde, karbon salımına ilişkin taahhütler bölümü ise boş bırakıldı. Enerji ve İklim Danışmanı Önder Algedik, taslağa ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin raporla mevcut kömür politikalarını sürdürmeye devam edeceğini ilan ettiğini vurguladı.
Türkiye’nin İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirimi’nin ikinci taslağı Mayıs ayında görüşe açıldı. Ulusal bildirimde, Türkiye’nin kurumsal yapısı ve mevcut planlar doğrultusundaki iklim politikasına ilişkin bilgiler verildi. Taslakta, yayınlanmış belgelerdeki politikaların sunulmuş olması dikkat çekti.
İklim ve Enerji Danışmanı Önder Algedik, rapora yönelik yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin iklim değişikliğine yönelik bilinen olumsuzlukları taslak rapora yazdığını, verimlilik düşüşüyle gıda ithalatının artma eğilimi, aşırı sıcaklık, üretim kayıpları unsurlarının sayıldığını vurguladı. Rapora, Türkiye’nin karbon salımı miktarını artıracağı etkisi bilinen fosil yakıtlı enerji üretiminin artırma eğilimi de girdi. Türkiye Ulusal Bildirim taslağına, “Yerli Kaynaklara Dayalı Eneriji Üretim Programı Eylem Planı” hakkında da bilgi koydu. Bu program, yerli kömürlerin elektrik üretiminde kullanılması, yurt içi ve dışı petrol ve doğalgaz aramalarının yoğunlaştırılması, su kaynaklarının enerji üretimine yönlendirilmesi, su dışındaki yenilenebilir kaynakların değerlendirilmesi başlıklarını içeriyor.
Raporda Türkiye’nin Kyoto Protokolünün esneklik mekanizmalarından yararlanmasına rağmen, gönüllü olarak karbon salımı azaltıcı politikalar uyguladığı hatırlatılarak, 2012 sonu itibariyle yürütülen yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı projeler ve atıktan enerji üretimi projeleriyle 13.8 milyon ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı azaltımı öngörüldüğü kaydedildi.
Türkiye’nin geç verdiği ilk Ulusal Bildirimin ardından, 2,3,4 ve 5. bildirimleri birleştirerek gecikmeyle verdiğini de hatırlatan Algedik, 5. bildirimde projeksiyonlara yer verildiği ancak taahhüt niteliğinden uzak olduğunu kaydetti.
Ekonomik büyüme ile karbon salımı ilişkisi artık yok
Önder Algedik, her ülkenin verdiği bu tür bildirimlerden küresel bir değerlendirmenin yapıldığını hatırlatarak, genel olarak bakıldığında ulusal bildirimlerin düşük karbon ekonomisine geçiş ve iklim değişikliğiyle mücadeleye uyum ağırlıklı bir yapının gözlendiğini anlattı. Algedik, “Eski ekonomik parametre daha fazla fosil yakıt kullanımı ile ekonomik büyüme arasında bir ilişki olduğu şeklindeydi. İkisinin birlikte olduğu önce gelişmiş ülkelerin politikaları ile yıkıldı. Daha sağlıklı bir ekonominin daha az emisyon, dolayısıyla daha az fosil yakıt kullanımı ve haliyle düşük maliyet ilişkisini kurmaya başladılar. Böyle olunca, ekonomik büyüme ile emisyon ilişkisi değişti. 2014’te ise bu sürecin küresel düzeyde olduğu, gelişmekte olan ülkelerin de yatırımlarının ekonomiyi düşük karbon ekonomisine çevirdiğini görmeye başladık. Türkiye 1990’da 3,4 ton olan kişi başı emisyonunu bugün 6 ton mertebesine çıkardı. AB ekonomik büyümesine rağmen 7,3 ton mertebesine düşürdü. Önümüzdeki birkaç yılda, AB’nin düşük karbonlu büyümesi, Türkiye’nin ise yüksek karbonlu büyüme modeli sonucunda Türkiye’nin AB ortalamasını geçmesi olası” bilgisini verdi. Türkiye’nin 6. ulusal taslağının düşük karbon emisyonu hedefine yönelmediği eleştirisinde bulunan Algedik, “Türkiye’nin taslak bildiriminde 23 sayfada kömüre yer verilmiş. Hatta linyitten enerji üretimini 2018’de 2013’e göre neredeyse 2’ye katlayacağını yazmış. Ama işin özü olan emisyon azaltımı politikalarına ve projeksiyonlara hiç yer vermemiş. Türkiye açık bir şekilde mevcut kömür, petrol ve doğalgaz politikasını sürdüreceğini taslakta çok net ortaya koymuş” bilgisini verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder