Türkiye’de enerji sektörü liberalizasyonla birlikte hızlı bir dönüşüm içinde. Hızlı bir büyümeyle atbaşı giden bu dönüşüm, teknolojik çözümlerle internet erişim ve kullanımının artmasının da etkisiyle tüketicilere daha fazla seçenek sunmayı zorunlu kılıyor. Uzmanlara göre, gelecekte bu eğilimlere ayak uyduramayan oyunculara sektörde yer yok.
Denetim, vergi, kurumsal finansman, kurumsal risk ve yönetim danışmanlığı hizmetlerinde dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Deloitte, ‘2015 Küresel Elektrik Enerjisi Sektörünün Geleceği’ başlıklı raporunu yayımladı. Küresel elektrik enerjisi üretim sektörünü değerlendiren rapor, bu sektörün aktörlerine kilit noktaları ve geleceğe ilişkin trendleri aktarıyor.
Raporda, küresel elektrik enerjisi sektörünün geleceği konusunda kabul edilmiş tek bir vizyon olmasa da, sektörün değişimin eşiğinde olduğu vurgulandı. Deloitte raporuna göre elektrik enerjisi alanında faaliyet gösteren kurumlar fiyat indirimleri, hizmet kalitesinin artırılması, yeni ürün ve hizmetler için gelen talep, çevrenin korunmasına daha yüksek önem verilmesi, geleneksel iş yapış biçimini değiştiren teknolojik gelişmeler gibi etkenlerle değişen ortama ayak uydurabilmek için yönetim modelini değiştirmeli.
Global trendler ve Türkiye
Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Lideri Uygar Yörük konuyla ilgili değerlendirmesinde, raporda yer verilen global trendlerin yansımalarının Türkiye’de de gözlendiğini kaydetti. Buna örnek olarak, yenilenebilir enerjinin Türkiye’de de ulusal stratejilerin önemli bir parçası haline gelmesini gösteren Yörük “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2015- 2019 Stratejik Planı yenilenebilir enerji için iddialı hedefler içerirken 2014 yılında açıklanan Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı ile yenilenebilir enerji hedeflerine yönelik bir yol haritası ortaya konmuş durumda. Söz konusu hedeflerin hayata geçebilmesinin çok kolay olmadığının, bu doğrultuda başta kamu olmak üzere STK’lar, yatırımcılar, finans kurumları ve diğer kritik paydaşlara önemli görevler düşüyor” dedi. Dağıtık enerji üretimi Avrupa’ya paralel olarak Türkiye’de de dağıtık üretimin giderek daha fazla ilgi çektiğini kaydeden Yörük, “Özellikle lisanssız dediğimiz dağıtık üretimin yaygınlaşması ile Türkiye’de hızlı diyebileceğimiz bir sürede proje geliştiren, söz konusu projelerin mühendisliğini yapan, ekipmanlarını ve yardımcı bileşenlerini üreten, kurulumlarını gerçekleştiren bir yenilenebilir enerji sektörü oluşmuş durumda” ifadelerini kullandı.
Güneşle endüstriye katkı
Sektörün, konusunda uzmanlaşmış kişilerle endüstriyel gelişim ve istihdama da katkı sağladığının altını çizen Uygar Yörük şunları söyledi: “Kesintili üretim yapan rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilirlerin ülkenin üretim portföyündeki ağırlığının artması ancak şebekenin bu artışı desteklemesi ile mümkün oluyor. Ülkemizde de yatırımcının giderek artan rüzgâr ve güneş yatırımı iştahı, şebekede iyileştirmeye yönelik inisiyatiflerin artmasına yol açıyor. Söz konusu inisiyatiflerin önemli bir bileşeni olan akıllı şebekeler konusunda da gerek kavramsal altyapısına yönelik çalışmalar, gerekse pilot uygulamalar ile mesafe kat ediliyor.”
Elektrik sektöründe gelecek trendleri
Deloitte’e göre elektrik sektöründe gelecek trendlerine de ayrıntılarıyla yer verildi. İşte geleceğe yönelik projeksiyon çizmeyi sağlayabilecek bazı noktalar :
Üretim portföyü optimizasyonu: Fiyatlarda görülen dalgalanma ve sürekli değişen çevresel etkenler sebebiyle kurumların, bu gibi değişkenlerden etkilenmeyi minimuma indirmek için daha ‘esnek’ stratejiler geliştirmesi faydalı olabilir.
Akıllı şebekelerden avantaj elde etmek: Akıllı şebekelerde, bilgi teknolojilerinin etkin kullanımı gerçek zamanlı altyapı yönetimini destekliyor.
Yenilenebilir enerjiye dayalı dağıtık üretimi desteklemek: Özellikle akıllı şebekeler ve yenilenebilir teknolojilerin geliştirilmesi ve daha düşük maliyetler ile yenilenebilir enerji kapasitesinin kurulabilmesi, dağıtık üretimin daha uygun fiyatlı olmasının yolunu açıyor.
Müşteri bağlılığının dönüşümü: Müşteri beklentilerinin artması, tüketicilerin online dünyada varlıklarını artırması ve dağıtık üretimin ivme kazanması, enerji sektörünün müşteri odaklı olmayan yapısını değişmeye itiyor.
Verimliliği artırma ve maliyeti azaltmak: Elektrik fiyatı, bir ülkenin rekabetçi avantajını ve vatandaşın refahını belirleyen temel etkenler arasında yer alıyor. Fiyat indiriminin gerçekleştirilebilmesi için ise kurumların süreçlerinde verimliliği ve etkinliği artırması gerekiyor. Bu ise, verimsiz işleri bertaraf etme, hiyerarşiyi ortadan kaldırarak organizasyonları yalınlaştırma, akıllı şebeke uygulamalarını artırma, etkin müşteri hizmetleri ile müşteri odaklı bir iş kültürü inşa etme gibi yollarla mümkün.
Regülasyonları değere çevirmek: Dünyanın birçok bölgesinde enerji sektörüne ilişkin regülasyonlar, genelde çevre, hizmet kalitesi ve tedarik süreçlerine odaklanıyor. Düzenleyici yapı geliştikçe, elektrik üretiminin karlılığı da değişiyor. Belirsizlikleri giderebilmek için, rasyonel ve öngörülebilir bir düzenleyici yapı sağlamak gerekiyor.
Uluslararasılaşma: Ulusal pazardan uluslararası pazara geçiş yapan şirketlerin çoğu Avrupa Bölgesi’nden. Zira bu ülkelerdeki piyasalar olgun ve düşük büyüme oranlarına sahip. Kimi şirketlerin nakit akışını sürdürülebilir kılması için ise, rekabet avantajına sahip olacakları uluslararası piyasalara açılması gerekiyor.
Yeni yönetim modelleri ve yetkinlikler: Elektrik sektörünün geleceğe ilişkin pek çok öngörüsü, teknolojik inovasyonun dönüşüm yaratma potansiyeline dayanıyor. Kamu teşvikleri, tüketici talepleri, daha etkin bir varlık yönetimi ihtiyacı gibi faktörler, pek çok kurumu –bazı bölgelerde ekonomideki düşük büyüme oranları köklü bir değişim yapılmasına engel olmasına rağmen- yeni modeller geliştirmeye itiyor.
Yetenek yönetimini geliştirme: Sektördeki değişime paralel olarak sektör oyuncuları, bu değişimi yönetecek yeni yeteneklere gereksinim duyacak. Yaşlanan iş gücü ve giderek artan yetkinlik açığı hali hazırda devam eden operasyonları tehlike altına almaya başladı. Enerji firmaları daha karmaşık, veriye dayalı ve akıllı teknolojileri benimsedikçe, kurumlar analitik, yönetsel ve ticari yetkinliklere sahip profesyonellerin istihdamına odaklanacak. Tüm bu değişimler firmaların yasal düzenleyicilerle işbirlikleri yapan, müşteri odaklı düşünen, hizmetlerde inovasyona odaklanan yeni bir kültür benimsemelerini gerekecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder