31 Ağustos 2015 Pazartesi

Fenerbahçe 2-1 Antalyaspor

Süper Lig'de Fenerbahçe, Antalyaspor'u Portekizli yıldızı Nani'nin iki golüyle 2-1 mağlup etmeyi başardı. 90+6'da frikikten gelen gol, Kadıköy'ü adeta sevinçten çileden çıkardı.

Van Persie'li, Nani'li Fenerbahçe, Eto'o'lu Antalyaspor'u Kadıköy'de 2-1 mağlup etti. 90 + 6'da maçın yıldızı Nani, soğukkanlılıkla attığı müthiş frikikle Fenerbahçe'ye galibiyeti ve 3 puanı getiren isim oldu.
Ancak Fenerbahçe'nin özellikle hücum hattında takım oyunu adına belirli bir şablon ortaya koyamaması ve sadece yıldızların bireysel becerilerine bağlı ataklar gerçekleştirmesi gözlerden kaçmadı...
Maç boyunca Fenerbahçeli oyuncuların yorgun oluşu da dikkat çekti.
Maça baskılı başlayan taraf Fenerbahçe'ydi...
Sarı Lacivertliler, sağ kanattan Şener, sol kanattan ise Hasan Ali'yle yüklendi ancak baskıya rağmen ciddi bir gol pozisyonuna giremedi.
İlk yarım saat pozisyon yok!
Kadıköy'de İlk yarım saat iki takım adına da sessiz geçti. Kalecilere hiç iş düşmedi.
40'tan sonra büyük baskı!
Fenerbahçe maçın ilk tehlikeli atağını 40. dakikada gerçekleştirdi. Soldan Hasan Ali'nin ortasına içeride Nani vurdu, kaleci Fornezzi çeldi. Dönen topa Fernandao vuramadı. O top bomboş Diego'nun önünde kaldı. Brezilyalı'nın şutu auta gitti.
Nani'den müthiş kafa
43'te Fenerbahçe'nin baskısı sonuç verdi. Van Persie soldan ortaladı... Kafayı yine Nani vurdu, top ağlara gitti. Portekizli yıldız böylece Fenerbahçe formasıyla Süper Lig'de ilk kez golle tanışmış oldu.
İlk yarı 1-0 Sarı Lacivertliler'in üstünlüğüyle sona erdi.
Fenerbahçe ikinci yarıya da hızlı başladı.
46'da Şener'in sağ kanattan ortasına Van persie kafayı kötü vurdu.
Bülent Yıldırım'a büyük tepki! Penaltı mı?
54'te Fenerbahçe tek paslarla Antalyaspor ceza sahasına geldi. Son olarak Van Persie Nani'ye bıraktı.
Nani, altıpasta topa vuracağı esnada arkadan gelen sol bek Josip Kvesic'in müdahalesiyle yerde kaldı. Fenerbahçeliler penaltı beklerken, hakem Bülent Yıldırım 'Devam' dedi.
Guilherme hatayı affetmedi, 1-1
70. dakikada Antalyaspor 1-1'lik beraberliği yakaldı. Ceza sahası dışında Kadlec'in büyük hatasında top Guilherme'nin önünde kaldı. Brezilyalı oyuncu önünde kalan topa gelişine harika vurdu ve takımına beraberliği getirdi. Volkan çaresizdi.
Fenerbahçe bu dakikadan sonra Antalyaspor kalesini baskı altına aldı ancak bir türlü net pozisyon bulamadı. Yetenekli ayaklar bireysel katkı sağlamaya çalıştı.
Kadıköy'de ikinci penaltı tartışması...
Ceza sahasında Celutska'nın eline çarpan topa Bülent Yıldırım 'devam' dedi. Fenerbahçeliler ikinci kez penaltı bekledi.
Serdar Özkan'ın bencilliği...
Antalyaspor da Serdar Özkan'la başta olmak üzere kontrataklar gerçekleştirdi. Serdar bencil olmasa takımına ikinci golü kazandırabilirdi.
Ve sahenede yine Nani!
90 + 6'da Fenerbahçe ceza alanı yayının üstünde adeta temdit frikiği kazandı.
Topun başına geçen Nani, soğukkanlılıkla, ustalıkla ve beceriyle vurdu. Top barajın üstünden Fornezzi'nin bakışları arasında ağlara gitti.
Kadıköy golden sonra adeta yıkıldı.
Fenerbahçe bu galibiyetle ligde puanını 7'ye yükseltti, Antalyaspor ise ilk kayıplarını yaşadı ve 6 puanda kaldı.

Yeni Apple TV Ekim'de Gelebilir

Apple'ın set üstü kutusunun yeni nesli uzun süredir bekleniyor. Son haberler 4. nesil Apple TV'nin yakında tanıtılacağı yönünde. 

Apple'ın uzun süredir güncellenmeyen set üstü kutusu Apple TV'nin yeni nesli yakında tanıtılabilir. Bir süredir çeşitli haberlere konu olan cihaz hakkındaki son iddialar Ekim ayını işaret ediyor. 9to5mac sitesinin verdiği bilgilere göre, 4. nesil Apple TV Ekim ayında 200 doların altında bir fiyat etiketi ile raflardaki yerini alacak. Yeni özelliklerle gelecek cihazın, Apple'ın yakında duyurmayı planladığı abonelik tabanlı TV akış servisiyle uyumlu olacağı da belirtiliyor.
Yeni cihazın olası dikkat çekici yenilikleri arasında Siri desteği, yeni arayüz tasarımı, oyun desteği ve yeni uzaktan kumanda bulunuyor. Siri desteği, yeni arayüz ve kumanda tasarımı neredeyse kesin gibi ancak cihazın oyun desteğine yönelik detaylı bilgi bulunmuyor. İşin içine oyunların girmesi durumunda 4. nesil Apple TV'nin App Store desteğine de kavuşması gerekiyor. Cihazın dış tasarım hattında ise mevcut modele göre herhangi bir farklılık olması beklenmiyor ancak daha kalın ve büyük olabileceği belirtiliyor.
Yeni nesil Apple TV'nin 3. nesil Apple TV'nin yerini almayacağı da iddialar arasında. Verilen bilgilere göre, yeni model satışa çıktıktan sonra mevcut modelin satışına da devam edilecek. Fiyat alternatifi sunmak açısından böyle bir hamlenin yerinde olduğunu söylenebilir. Çünkü sadece iOS ve Mac üzerinden ekran yansıtma için bile Apple TV satın alan kullanıcılar olduğu bir gerçek. Bu kitle için 150 ila 200 dolar arasındaki bir cihaz oldukça yüksek olacaktır. Mevcut Apple TV ABD'de 69 dolardan ülkemizde 249 TL'den satılıyor.

Otomobile Eylülden İtibaren Kademeli Zam

Nissan Türkiye Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Anaç, kurdaki artışların ağustos ve eylül aylarında fiyatlara tam yansımayacağını belirterek, "Eylülden itibaren fiyat artışları ufak ufak başlar, ekim sonrası daha da artar.

Bu doğrultuda otomobil fiyatlarında yüzde 5-6 civarında artış beklemek doğru olur" dedi.
Otomotiv sektöründeki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Anaç, sektörün ilk yarıda geçen yıla göre yüzde 40'ın üzerinde bir büyüme kaydettiğini söyledi.
Anaç, geçen yılın ilk yarısında daralan bir pazar bulunduğunu, bu nedenle 2013'e göre kıyaslamanın daha doğru olduğunu belirterek, 2013 yılına göre sektörün yüzde 20'nin üzerinde büyüdüğünü dile getirdi.
Söz konusu büyüme trendinin devam etmesi durumunda  pazarın 1 milyonlu rakamları görebileceğine işaret eden Anaç, "Şu anda 950 binin üzerinde bir pazar öngörüsü herkesin hemen hemen üzerinde mutabık kaldığı bir tahmin. Ancak ikinci yarı için son dönemde seçim sonrası gelişmeleri dikkate aldığımızda trendin aşağı doğru seyredeceğini öngörüyoruz. Yeni yaptığımız tahminler 875-900 bin civarında. Rakamın 1 milyona ulaşamayacağı kesin olmakla birlikte, 875 bin düzeyinde gerçekleşmesi daha büyük olasılık" diye konuştu.
Anaç, öngörülerinin talebin 850 bin civarında gerçekleşeceği yönünde olduğunu aktararak, firmaların yıl sonunda bütçede taahhüt ettikleri hedeflerini gerçekleştirmek için yılın kalan diliminde biraz daha agresif olabileceğini ifade etti.
Ağustos ve eylülün, kurdaki artışların fiyatlara tam yansımadığı aylar olarak geçeceği öngörüsünde bulunan Anaç, "Eylülden itibaren fiyat artışları ufak ufak başlar, ekim sonrası daha da artar" yorumunu yaptı.
Seçim sonrasına ilişkin sektör genelinde temkinli bir iyimserlik olduğunu belirten Anaç, şunları kaydetti:
"Koalisyon olabileceği ihtimali aslında öngörülmüştü ve planlamalar da biraz ona göre yapılmıştı. Bu nedenle pazar öngörülerinde 900 binli rakamlar konuşuldu. Nissan özelinde biz biraz daha muhafazakar davrandık. Tüm planlamalarımızı biraz daha temkinli bir şekilde yaptık. Şu yaşadıklarımız bizim için öngörülemeyen bir durum değildi. Ancak; yıl sonu için kurdaki maksimum tavan seviye olarak euro için 3,20, dolar için 2,90 öngörmüştük. Buna ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırımıyla erişebileceğini düşünmüştük, ama daha ağustos ayı itibarıyla kur bizim öngörmediğimiz yerlere geldi."
"Artan maliyetler fiyatlara yansıyacak"
Anaç, kur açısından şu anda ciddi bir devalüasyon olduğunu kaydederek, "Bugün itibarıyla ay başı ile ay sonu arasındaki devalüasyon oranı yüzde 9. Bu da maliyetlerin yüzde 9-10 civarında arttığı anlamına gelir. Artan maliyetler de fiyatlara yansıyacaktır" diye konuştu.
TL karşısında euro ve dolardaki yükselişin, fiyatlara hangi düzeyde yansıyacağına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Anaç, şöyle devam etti:
"Euro/TL'de 3'ün üzerindeki her rakam, belli fiyat artışlarını gerektirir ama biz fiyat artışlarını kısa vadeye bakarak yapmıyoruz. Biraz daha bekliyor ve görmek istiyoruz. Ancak şu anda gelinen noktada, kurun çok da aşağı inmeyeceği şeklinde bir beklenti var. euro/TL'nin 3,20'lerde dengeleneceği gibi bir beklenti söz konusu. Piyasalara tekrarlanacak seçimler sonrası çok ciddi bir istikrar mesajı gelirse, kur o zaman  iyi seviyelere inebilir. O zamana kadar da euro/TL için 3,20 seviyeleri iyimser bir tahmin.
Aynı şekilde dolar/TL'nin de 2,90'ın altına inmesi iyimser bir tahmin olur. Bu tahminler doğrultusunda otomobil fiyatlarında yüzde 5-6 civarında artışı beklemek doğru yaklaşım. Bizim orta vadede yapacağımız fiyat artışı bu seviyeleri bulur. Fiyatların eylülde birden bire bu kadar artmasını beklemiyor, 'kademeli artış olur' diye öngörüyoruz."
Anaç, sektör oyuncularının üzerinde ciddi bir kur baskısı bulunduğunu vurgulayarak, 2013 başından bu yana ÖTV etkisiyle beraber sektörün üzerindeki baskının yüzde 28-30 arasında olduğunu, bunun hepsinin yansıtılamadığını söyledi.
Şimdiye kadar en fazla yüzde 20'lik bir maliyet artışı olduğunu aktaran Anaç, "Zaten sektör 2013 başına göre yüzde 10 geride kalmış diyebilirim. Bunun üzerine mevcut devalüasyon gelince ciddi bir kur baskısı var" dedi.
"Stok baskısıyla karşı karşıya kalınacağını sanmıyorum"
Son gelişmelerin otomotiv sektöründeki kampanyalara nasıl yansıyacağına yönelik düşüncelerini de paylaşan Anaç, şunları söyledi:
"Pazarın yılın ilk yarısında yıllık bazda yüzde 40 büyümesi öngörülemeyen bir durumdu. Üretim tarafı böyle bir talebi karşılayamadı. Söz konusu talep nedeniyle her distrübitör ve üreticide stok seviyelerinin az olduğunu görüyoruz, yani firmalar stoksuz çalışıyordu. Stoklu çalışan firma hemen hemen yok gibi. Sektör açısından böyle bir döneme stok baskısı olmadan girmek çok avantajlı. Kendi adımıza konuşmak gerekirse, biz zaten üretim planlamamızı da ikinci yarı için biraz daha temkinli yapmıştık. Bu temkinli planlama da ciddi bir stok baskısı oluşturmuyor. Tahminimce diğer firmaların çoğu da aynı durumdadır. Bu yüzden son 4 ayda stok baskısıyla karşı karşıya kalınacağını sanmıyorum. Bu nedenle çok ciddi kampanyalar da olmayacak. Araç almayı düşünenler için en ideal dönem ağustos ayının kalan kısmı ve eylül. Son çeyreği beklemelerini çok tavsiye etmiyorum."
Anaç, Nissan'ın Türkiye'deki distribütörlük faaliyetlerini yürüten Sumitomo Corporation ile hisselerini devralma konusunda anlaşmaya vardığını anımsatarak, bu tür satın almaların yapılan operasyonun kalitesinin ve iş yapış şeklinin beğenilmesi anlamına geldiğini kaydetti.
Bundan sonraki dönemde misyonlarının buradaki operasyonun daha büyük bir hale getirilmesi olduğunu aktaran Anaç, şu an için Nissan'ın Türkiye'de bir üretim planı olmadığı bilgisini de verdi.
"Hedefimiz Türkiye'de en çok satan Japon markası olmak"
Anaç, yıl sonunda Nissan olarak pazar payı hedeflerinin yüzde 2,9 olduğunu kaydederek, "Bu rakam yılın geri kalanında pazar payımızı artıracağımız anlamına geliyor. Satış hedefimiz yıl başında 24 bin 500'dü, yıl sonunda bunu 25 bin 500'e revize ettik. Bu hedefi de koruyoruz. Dolayısıyla 12-13 bin arası daha araç satacağız. Dolayısıyla daha çok satış yapacağımız bir döneme giriyoruz. Genel olarak krizler ve daralmalar Nissan'ın her zaman işine yaramıştır. Biz küçülen pazarlarda, pazar payını artırmayı bilen bir markayız. Bu özelliğimize de güveniyoruz" ifadelerini kullandı.
Orta ve uzun vadedeki hedeflerinin ise "Türkiye'de en çok satan Japon markası" haline gelmek olduğunu dile getiren Anaç, 4-5 yıl içinde bu hedeflerini gerçekleştireceklerini öne sürdü.
Anaç, bu doğrultuda pazar paylarını yüzde 5-6 düzeyine çıkarmayı ve 50 binin üzerinde satış yapmayı hedeflediklerini de aktararak, "Biz istikrarlı, sürdürülebilir büyümeyi hedefliyoruz. Bu hedefleri de yeni modellerle ve bayi teşkilatını geliştirerek gerçekleştireceğiz, pazarı satın alarak değil" diye konuştu.
"Türkiye'deki faiz oranları Avrupa ile mukayese edildiğinde yüksek"
İbrahim Anaç, Türkiye'nin dünyada önemli bir pazar haline geldiğini belirterek, son yıllarda otomotiv satışlarının çok dalgalanmadığını ve ortalama 800 bin adet ve üzeri bandına oturduğunu söyledi.
Ancak sektörün üzerindeki vergi yükünün oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Anaç, "Bunun yanı sıra Türkiye'deki faiz oranları hala Avrupa ile mukayese edildiğinde yüksek" dedi.
Anaç, son dönemde tüketici faizinin de 0,10 puan arttığını belirterek, bunun otomobil alımı için belirleyici bir faktör olduğunu dile getirdi.
Tüketici faizi ile otomobil alımı arasında ters bir korelasyon olduğuna dikkati çeken Anaç, "Faizin yüzde 1,10 dan yüzde 1,20'ye çıkmış olması otomobil alımını hemen etkilemez ama artış trendi böyle devam ederse mutlaka pazarı belli bir noktada olumsuz etkileyecektir" değerlendirmesini yaptı.
Anaç, Türkiye'nin yerli otomobil üretimine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sektörde çalışan bir yönetici olarak bundan daha çok bir şey istemem herhalde. 'Türkiye'de yerli bir marka olsun, biz de bunu pazarlayalım, satalım' isterim ama zaten Türkiye'de üretimle ilgili bir sıkıntı yok. Türkiye'de yan sanayi son derece gelişmiş. Türkiye birçok firma için parça ve otomobil üretiyor. AR-GE konusunda oldukça ilerledik ve artık Türkiye'de tasarlanan ürünler satılıyor. Yerli otomobil yapılabilir, onunla ilgili sıkıntı yok. Mesele, bunu nasıl pazarlayacağınız. İşin bu tarafına kafa yormak lazım.
Bu arada yerli otomobilin tanımını da iyi yapmak lazım. İlla kendi markamızın olması mı lazım, yoksa Türkiye'de üretilen otomobil yerli bir otomobil midir? Buradaki üretim hacmini mi artırmaya çalışalım? Bence Türkiye'deki otomobil hacmini artırmak da daha iyi bir yaklaşım olabilir. Çünkü her üretilen 5-6 otomobil Türkiye'de bir kişiye istihdam oluşturuyor."

“Mersin - Tarsus, Türkiye’nin En Çevreci OSB’si Olacak”

Türkiye’nin en çevreci OSB’si olmak için çalışmalarına hız veren Mersin - Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTSO), bu kapsamda öncelikli olarak deşarj ünitesi izni almak için temaslarını sürdürüyor.

Türkiye’nin en çevreci OSB’si olmak için çalışmalarına hız veren Mersin - Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTSO), bu kapsamda öncelikli olarak deşarj ünitesi izni almak için temaslarını sürdürüyor. OSB yönetimi ayrıca bölgede yoğun bir ağaçlandırma faaliyeti de yürütüyor.
MTOSB Başkanı Sabri Tekli, Türkiye’de bulunan 293 organize sanayi bölgesi içerisinde 2012 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından üçüncü olarak çevre ödülü aldıklarını belirterek, “293 organize sanayi bölgesi içerisinde üçüncü olmak büyük bir başarı fakat biz bunu birinciliğe taşımak istiyoruz” dedi. Bu konuda da belli kriterlerin olduğunu aktaran Tekli, ilk aşama olarak arıtmadan çıkan atık suyun kanalizasyona bağlanması için deşarj ünitesi izin alınması gerektiğini belirtti. Tekli, bununla ilgili Büyükşehir Belediyesi ile temas halinde olduklarının altını çizerken, “Buna ilaveten yeşil alan ve ağaçlandırma çalışmaları da önemli bir kriter. Bu konuda da gerekli çalışmaları yapıyoruz. Peyzaj çalışmaları ile ilgili çok hızlı bir çalışma yürütüyoruz. Biz göreve başladığımızda bölgemizde 6 bin 928 fidan vardı. Kendimize hedef koyduk; 10 bin, 12 bin ve nihayet 15 bin fidana ulaşmak istiyoruz. Görevde kalacağımız 2 yıl içerisinde fidan sayımızın 15 bin olmasını hedefl iyoruz. Bir tek karış toprağı boş bırakmayacağız, ağaçlandıracağız. Hedefimiz yemyeşil ve yaşanabilir bir organize sanayi bölgesi oluşturmak. Yönetim kurulumuz bu konuda tek ses, herkes çok büyük destek veriyor. Bu konuyla ilgili de yoğun bir çalışma içerisindeyiz” diye konuştu.
Tekli, MTOSB Meslek Lisesi’nin özel kolej ayarında hizmet verdiğini ifade ederken, “Lisemizdeki eğitim kalitesini her geçen gün daha da arttırma hedefindeyiz. Ayrıca Mersin ve Toros Üniversiteleri ile temaslarımız var. MTOSB içerisinde bir yüksek okulu hayata geçireceğiz. İlave olarak da tezsiz yüksek lisans programı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu konuda da alt yapı çalışmalarımız hazırlandı. MTOSB yönetim kurulu olarak eğitime de büyük önem veriyoruz” dedi.

Dış Ticaret Açığı 7 Milyar Doları Aştı

Dış ticaret açığı, temmuz ayında yüzde 6,5 artarak 6 milyar 596 milyon dolardan 7 milyar 28 milyon dolara yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2015 yılı Temmuz ayında, 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 16,2 azalarak 11 milyar 181 milyon dolar, ithalat yüzde 8,7 azalarak 18 milyar 209 milyon dolar olarak gerçekleşti.  Böylece temmuz ayında dış ticaret açığı yüzde 6,5 artarak 6 milyar 596 milyon dolardan 7 milyar 28 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2014 Temmuz ayında yüzde 66,9 iken, 2015 Temmuz ayında yüzde 61,4’e düştü.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış ihracat yüzde 0,1 arttı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2015 Temmuz ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 0,1, ithalat yüzde 3,9 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2015 yılı Temmuz ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 17,2, ithalat yüzde 12,5 azaldı.
7 aylık ticaret açığı 40.3 milyar dolar
Dış ticaret açığı Ocak-Temmuz döneminde ise yüzde 13 azalarak 40 milyar 303 milyon dolar oldu. 7 aylık dönemde ihracat 84.6 milyar dolar, ithalat 125 milyar dolara olarak kayıtlara geçti.
Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 14 düştü
Avrupa Birliği’nin (AB-28) ihracattaki payı 2014 Temmuz ayında yüzde 45 iken, 2015 Temmuz ayında yüzde 46,3 oldu. AB’ye yapılan ihracat, 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 13,8 azalarak 5 milyar 176 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Almanya’ya yapılan ihracat 2015 yılı Temmuz ayında 1 milyar 100 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla İngiltere (810 milyon dolar), Irak (630 milyon dolar) ve ABD (605 milyon dolar) takip etti.
İthalatta ilk sırayı Çin aldı
Çin’den yapılan ithalat, 2015 yılı Temmuz ayında 2 milyar 86 milyon dolar oldu. Bu ülkeyi sırasıyla Almanya (1 milyar 980 milyon dolar), Rusya (1 milyar 706 milyon dolar) ve İtalya (1 milyar 20 milyon dolar) izledi.

Yaban Enginarından Biyoplastik Üretilecek

Sardunya’nın kuzeyinde yetişen yaban enginarı artık biyoplastik üretiminde kullanılacak.

Georgia Üniversitesi doktorlarınca yapılan araştırmada dünyada her yıl 275 milyon ton plastik atık üretildiği tespit edildi. Bu rakamın 32 milyon tonu karaya, 8 milyon tonu ise okyanuslara bırakılıyor. İşte bu büyük problemin çözümü yaban enginarından gelecek.
Avrupa projesi “FIRST2RUN” ile ortaklaşa çalışan Novamont ve Versalis, “Matrica” isimli bir girişimde bulunarak yenilenebilir çevre dostu biyoplastik ürünler geliştirmeye çalışıyorlar. Yaban enginarının tohumlarından çıkarılan yağ, ay çiçek yağı ile karıştırılıyor. Yaprakları fabrikalarda kullanılacak enerji üretimi için yakılırken, tohumdan arta kalanlar ise hayvanlara yem olarak kullanılıyor.
Tarım uzmanı Michel Falce, yaban enginarı ekiminin tarım alanlarını olumsuz etkilemeyeceğinin altını çiziyor ve ekliyor: “Bu üretim tarımı etkilemeyecek hatta kaybedilen tarım olanaklarını canlandıracak. Sardunya’da son 30 yılda 60 bin hektarlık tarım alanı terk edildi. Burada biz küçük bir yüzdeyi, yüzde üç ile dörtlük bir dilimi yaban enginarı ile harekete geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu bitki Akdeniz iklimi ile tamamen uyumlu. Sulamaya da gerek duymuyor, yağmur suları ona yetiyor.”
Biyoplastik fabrikası da yine geri dönüşüm ile terk edilmiş bir fabrika hayata geçirilerek inşa edildi. Şimdi asit kazanları biyoplastik üretimi için çalışıyor. Ancak içlerinde asit değil yağmur suyu ve oksijenli su bulunuyor. Fabrikada kullanılan tüm maddeler çevre dostu.
Yenilenebilir ve çevre dostu konular ile ilgilenen bilim insanları ekibinin lideri ise Luigi Capuzzi. Sardunya’da üretilen biyoplastiklerin yanı sıra gemiler için de biyolojik yağ üretiyorlar. Denize zarar vermeyen, havayı kirletmeyen doğa dostu bu yağlar, denizi petrolün yan etkilerinden koruyor.

Alçak Yoğunluklu Polietilenler (AYPE)

Alçak yoğunluk polietilen özellikle tarım alanında kullanılır. Türkiye’de 1970 yılında üretilmeye başlanmıştır.

Alçak yoğunluklu polietilenden mamul ürünler; dayanıklılık, ucuzluk, kimyasal maddelere ve dış etkenlere karşı dayanıklılık, yüksek yalıtkanlık, kolay işlenebilirlik gibi önemli özelliklerinden dolayı cam, kâğıt, karton, deri, kösele, teneke, yün, pamuk, keten, kendir gibi geleneksel malzemelerden imal edilmiş eşyaların yerini almıştır. Turfanda sebzeciliğin önem kazanması, tarımda sulama ve gübrelemenin gelişimine paralel olarak hububat üretiminin artması ile alçak yoğunluklu polietilen filmler seralarda ve hububat muhafazasında yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır. İnce alçak yoğunluklu polietilen filmler, dayanıklı, şeffaf ve zehirleyici olmama özelliklerinden dolayı gıda ve tekstil malzemeleri ve bilhassa ihraç ürünlerinin ambalajında kullanılmaktadır. Haberleşme, enerji dağıtımı ve sanayide kablo olarak geniş bir tüketim alanı bulmuştur. Alçak yoğunluk polietilenin genel özellikleri şöyle sıralanabilir: Özgül ağırlığı düşüktür, suda yüzer. Üstün gerilme ve yırtılma direncine sahiptir.
Darbe mukavemeti yüksektir. Normal sıcaklıklarda inorganik asitlere, bazlara, alkollere, yağlara, ketonlara, gıda sanayisinde kullanılan kimyasallara ve deterjanlara karşı oldukça dayanıklıdır. Elektriksel özelliği iyidir. Di-elektrik mukavemeti mükemmeldir. Zehirsizdir.
Kokusuz ve tatsız olduğundan sağlığa zararlı değildir. Rutubet geçirmez. Kolay işlenir ve ucuzdur. Ultraviole stabilizatör ilavesiyle uzun ömürlü, ısıya ve ışığa dayanıklı sera örtüleri yapılabilir. Polietilenlerden imal ağır hizmet torbaları; dayanıklıdır, bükülebilir, baskıya ve ısı ile yapıştırmaya uygundur. Polietilen hortumlar; bükülebilir, kolay kullanılır, çatlamaya dayanıklıdır ve kolay renklendirilir. Polietilen filmler; optik özellikleri açısından üstündür, kaygandır, büzülebilir, baskı yapılabilir, nem geçirmez, yırtılma direnci yüksektir, kaplama veya film maliyeti düşüktür. Gıda ve ürün ambalajı için uygundur. Uzun ömürlüdür. Baskı yapılabilir. Şişirme ve enjeksiyonla kalıplama ile bükülebilir. İstenilen sertlikte, kuru boyamaya uygun, çatlamaya dayanıklı kaplar imal edilebilir.
Molekül ağırlık dağılımı ve molekül yapısı açısından farklı mekanik özelliklere ve bilhassa üstün gerilme ve yırtılma direncine sahip birçok değişik türler ihtiva eder. Çeşitli uygulama sahalarının gerektirdiği özellikleri verebilecek karakterde bir plastik ham maddesi olması sebebiyle birçok nihai ürünün imalatında yaygın olarak kullanılır.
Alçak yoğunluklu polietilen; tel ve kablolarda koruyucu kılıf ve yalıtkan olarak geniş bir alanda kullanılan ideal bir malzemedir. Çeşitli tipteki mutfak eşyaları, oyuncak, su tankları, endüstriyel variller, sert veya sıkıştırılabilen şişeler gibi içi boş parçaların, boru iç parçalarının, oyuncakların ve kimyasal maddelere, makyaj malzemelerine, çeşitli ev eşyalarına ait kapların imalatında kullanılır. Toz hâline getirilmiş alçak yoğunluklu polietilen, ideal bir kaplama malzemesidir.
Tekstil ürünleri, kâğıt ve metal yüzeylerin kaplanması toz alçak yoğunluklu polietilenin geniş uygulamalarına birer örnektir. Kalıplama teknikleri arasında en çok kullanılanları serpme ve daldırma ile kaplama yöntemidir. Serpme ile kalıplama prosesinde toz hâlindeki alçak yoğunluklu polietilenin önceden ısıtılmış metal veya tekstil yüzeyleri üzerine serpilmesi veya püskürtülmesi ve ısıtılmasıyla koruyucu tabaka oluşturulur.
Daldırma ile kalıplama prosesinde ise önceden ısıtılmış metal parçaları sıvı hâline getirilmiş toz, alçak yoğunluklu polietilen içine daldırılarak istenilen kalınlık elde edilinceye kadar beklenir. Kapalı, herhangi bir tarafı açık ve içi boş mamuller; döner kalıplama prosesi ile imal edilir. Bu sistemde içleri toz alçak yoğunluklu polietilen ile doldurulan kalıplar, bir fırında ısıtılırken aynı zamanda birbirine dik iki eksen etrafında döner. Böylece ısıtılan kalıbın içinde eriyen polietilen, kalıbın çeperlerine eşit şekilde yayılır ve istenilen mamul elde edilir. Sanayide telefon kablosu imalatında, ince tellerin kaplanmasında, güç kablolarında koruyucu kılıf ve yalıtkan olarak geniş çapta kullanılmaktadır. Yiyecek malzemeleri, tekstil ürünleri ve çöplerinin paketlenmesinde kâğıda ve mukavvaya oranla daha fazla tercih edilir. Alçak yoğunluklu polietilen; şeffaflığı ve iyi yalıtkanlığı, soğuk ve sıcak hava
şartlarında ve asitlere karşı dayanıklılığı, kullanma ve montaj kolaylığı, ucuzluğu nedeniyle PVC, polyester, polimetilmetakrilat, polikarbonat ve cama nazaran tarım ve inşaat alanında daha çok tercih edilir.
Polietilene ultraviole stabilizatör ilavesiyle sera örtülerinin ömrü büyük çapta uzatılmaktadır. Alçak yoğunluklu polietilenden mamul örtüler; kötü hava şartlarına karşı dayanıklılığı, su geçirmezliği, kullanım kolaylığı nedeniyle hububat ve diğer tarım ürünlerinin muhafazası için kullanılır. AYPE’den mamul ağır hizmet torbaları; dayanıklılık ve sertliği, bükülebilirliği, ucuzluğu, baskı yapmaya ve ısı ile yapıştırmaya  uygunluğu, darbe mukavemetinin üstünlüğü gibi özelliklerinden dolayı genellikle gübre torbası olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca AYPE; bükülebilir, kolay kullanılabilir ve taşınabilir olması, ucuz ve mekanik özelliklerinin üstün olması, gerilim altında iken dış etkilerin meydana getirebileceği çatlamalara mukavemetli olması, renklendirme kolaylığı sağlaması nedeniyle tarım ve inşaat sektöründe çok yaygın uygulama sahası bulunan katlanabilir hortum imalatında kullanılır. Gıda ambalajında lamine edilmiş AYPE; kâğıt, mukavva, alüminyum folyo, plastik maddeler, jüt gibi malzemelerin yüzeylerine kaplanabilme kabiliyetinin sağlamlığı ve direnci; sıvı, gaz, yağ ve kimyasal maddelere karşı geçirmezliği, zehirleyici olmaması, kullanım kolaylığı, uzun ömürlü olması, baskı yapabilme kabiliyeti gibi özelliklerinden dolayı süt, meyve suyu, peynir, tereyağı, hazır çorba vb. gıda maddeleri ile elektronik parçalar, kimyasal maddeler, metalden mamul küçük parçalar ve diğer birçok maddenin paketlenmesinde ve muhafazasında geniş çapta kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi alçak yoğunluklu polietilenin pek çok alanda kullanılan oldukça fazla çeşidi vardır.

28 Ağustos 2015 Cuma

Instagram'ın Formatı Güncellendi

Instagram'dan büyük değişiklik. Gelen güncelleme ile artık Instagram'da yatay ve dikey fotoğraf, video paylaşabileceğiz. 

Bildiğiniz üzere Instagram, sadece kare şeklinde fotoğraf ve video paylaşımına izin veriyordu ve bu özelliği ile birlikte popüler olmuştu. Ancak şirket aldığı yeni kararla bu kare format zorunluluğunu ortadan kaldırdı!
Yayınlanan güncelleme ile gelen yenilik sayesinde artık yatay ve dikey boyuttaki fotoğraf ve videoları da paylaşabileceğiz. Formatlar arasında geçiş yapmak için ise sadece format değiştirme ikonuna basmamız yeterli.
Bu yenilik sayesinde şimdiye kadar çektiği fotoğrafları Instagram'a yüklemek için bu fotoğrafları kenarından köşesinden kırpmak zorunda kalan milyonlarca kullanıcı, artık özgür bir şekilde Instagram'a fotoğraf yükleyebilecek.
Bu devrimsel yeniliğin yanında Instagram için gelen güncelleme ile uygulamanın video filtreleri de yenilendi. Yenilenen filtreler sayesinde artık videolar daha sinematik ve gerçekçi görünecekler. Ayrıca bu video filtrelerine de artık isteğimize göre yoğunluk efekti verebileceğiz.

Petrol Yükselişine Hazırlanıyor

Petrol, ABD büyümesinin beklentileri aşmasının ardından Nisan ayından bu yana en büyük haftalık yükselişi kaydetmeye hazırlanıyor.

Petrol 5 ayın en büyük haftalık yükselişine hazırlanıyor
Petrol, ABD ekonomik büyümesinin beklentileri aşması ile 6 yıldan uzun bir sürenin en büyük artışını göstermesinin ardından Nisan ayından bu yana en büyük haftalık yükselişi kaydetmeye hazırlanıyor.
Petrol, ABD ve Çin’deki yavaşlama ile ilgili endişelerin hafiflemesi ile 9 haftanın ilk haftalık yükselişi kaydetmeye hazırlanıyor ve varil başına 40 doların üzerindeki toparlanmayı sürdürüyor. Fiyatlar Pazartesi günü Şubat 2009’dan bu yana en düşük seviyeye indi. Fiyatlar, küresel arz fazlası sorununun süreceği işaretleri ile bu yıl halen yüzde 20 aşağıda seyrediyor.
Sydney’deki Fat Prophets analistlerinden David Lennox, “Piyasadaki volatilite sürecek. Ralliler oldukça ekstrem ve kısa ömürlü olacak” dedi.
Ekim vadeli Batı Teksas türü ham petrol (WTI) kontratı, Nymex elektronik işlemlerde, 90 sent kadar yükselerek varil başına 43.46 dolar oldu ve Singapur saati ile 12.42’de 43.05 dolardan alıcı buldu. Kontrat Perşembe günü 3.96 dolar artış ile 42.56 dolara geldi. Tüm kontratlarda işlem hacmi 100 günlük ortalamanın iki katı seviyesinde seyrediyor. Fiyatlar bu hafta yüzde 6.4 yükseldi.
Ekim vadeli Brent petrol kontratı, Londra merkezli ICE Futures Europe borsasında, 50 sent kadar veya yüzde 1.1 değerlenerek varil başına 48.06 dolardan işlem gördü. Kontrat bu hafta yüzde 5.3 yükselerek Nisan ayından bu yana en sert artışı kaydetti. Avrupa gösterge petrolü Brent ile WTI petrol arasındaki fark 4.81 dolar seviyesinde. Fark 21 Ağustos’ta 5.01 dolardı.

Ambalaj Atıkları Ekonomiye Kazandırıyor

Çorum’da ambalaj atıkları kaynağında ayrıştırılarak ekonomiye yeniden kazandırılıyor.

Atık yağ ve atık pil toplama kampanyalarını başarıyla yürüten Çorum Belediyesi, son olarak hayata geçirdiği ambalajatıklarının geri dönüşüm projesiyle de hem geleceğin geri kazanılmasında hem de doğal kaynaklar ve çevrenin korunması noktasında katkı sağlıyor.
Ocak ayında Buharaevler ve Üçtutlar mahallelerinde başlatılan pilot uygulama ile muhtarlıklar aynı zamanda siteler ve apartmanlara yerleştirilen ambalaj konteyner ve iç mekan kutuları ile toplanan ambalaj atıkları belediyenin yetki verdiği Elit Çevre Mühendislik firması tarafından düzenli bir şekilde bulunduğu yerden alınarak geri dönüşüme kazandırılıyor. Ambalaj atıkları toplama ve geri dönüşüme kazandırma projesi kapsamında bugüne kadar bin ton ambalaj atığı toplandı. Proje kapsamında vatandaşları da bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarda yapıyor.
Doğal kaynakların sınırsız olmadığı günümüzde bu kaynakların doğru şekilde kullanılmamasının gelecekte tükenmesine sebep olacağına dikkat çeken Elit Çevre Mühendislik yetkilisi Çevre Mühendisi Mustafa Kafa, bu durumu göz önüne alan dünya ülkeleri bunun için çalışmalarına hız kazandırdığını söyledi. Bu çalışmanın en önemlilerinden birisinin de geri kazanım olduğunu dile getiren Kafa, bu şekilde üreticiler ve ülkelerin kaynak israfını önlemek ve ortaya çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri dönüştürülmesi ve tekrar kullanılması için çeşitli yöntemler aradığını ve geliştirdiğini ifade etti.
Özellikle gelişmekte olan ülkeler doğal kaynaklarından maksimum düzeyde yararlanması için geri dönüşüme büyük önem vermesi gerektiğini anlatan Kafa, “Bunun için devletlerin yeterli yasal altyapılarla yatırımların önünü açmalıdır. Ülkemizde ise atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörü hem özel sektörün hem de yerel yönetimlerin katkılarıyla 5 milyar Euro’luk bir pazar haline gelmiş durumdadır. Bu noktada atılan en büyük adımlardan birisi ise son günlerde yayınlanan Ulusal Geri Dönüşüm Eylem planıdır. 2014 -2017 yıllarını kapsayan eylem planı yatırımcılar için büyük fırsatlar sunmaktadır.Eylem planında Türkiye’de üretilen atıkların yarısından fazlası geri kazanılabilir özelliğe sahip olduğu belirtilerek, geri dönüşümün ulusal refahın arttırılması konusunda büyük potansiyel taşıdığı ifade edildi. Geri dönüşüm konusunda gelecek dönemde yapılması gereken çalışmalar için bir yol haritası çizme amacını taşıyan eylem planının hedefleri arasında toplumun tüm kesimlerinde geri dönüşüm bilincini oluşturmak, ilgili mevzuatı geri dönüşüme yönelik olarak geliştirmek, atıkların etkin bir şekilde geri dönüştürülmesi için gerekli altyapıyı oluşturmak, geri dönüşüm konusunda finansal destek sağlamak ve atık üretimini kayıt altına alarak etkin bir denetim sistemi kurmak yer aldı. 54 eylemden oluşan plan çerçevesinde belirlenen hedeflere uygun olarak hangi eylemin, hangi zaman dilimi içinde, kim tarafından ve hangi kurum veya kuruluşun işbirliği ile uygulanacağı tanımlanmış bulunmaktadır” dedi.
Ayrıca evsel atıklar ile ambalaj atıklarının kaynağında ayrılmasının Çorum Belediyesinin yapacağı katı atık tesisinin deponi alanının kullanım ömrünü uzatacağını dile getiren Kafa, yapılacak olan katı atık deponi alanının ambalaj atığı gibi hacimli malzemelerle dolmaması gerektiğine işaret etti. Yapılan tesisin maliyetinin çok yüksek olması nedeniyle Çorum Belediyesine ait Katı Atık Tesisinin ömrünü uzatmak için bu projeyi hayat geçirmiş bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
Geri dönüşümün çevreye olan etkisi hakkında da açıklamada bulunan Kafa, “Geri dönüşümün en büyük avantajı doğal kaynaklarımızı korumamıza yardımcı olmasıdır. Kullanılan metaller, plastikler, kağıtlar, cam türevi malzemeler uzun yıllar doğada kalıp toprağın verimini düşürebilmektedir. Geri dönüşümde hem doğa korunmuş olur hem de sektörel açıdan ham madde maliyetleri düşürülmüş olur. Bütün bunların yanında enerji verimliliğini artırır. Birkaç örnekle geri dönüşümün çevreyi nasıl korumakta olduğunu görebiliriz. Doğada cam şişe 4 bin yılda, plastik bin yılda, ciklet beş yılda yok olmaktadır.1 ton cam atığın geri dönüşümü ile 100 litre petrol tasarrufu sağlanmakta.1 ton lastik atığın geri dönüşümü ile yüzde 95 oranında enerji tasarrufu sağlanıyor. Dünya kağıt tüketiminin yarısı geri kazanılsa her yıl 8 milyon hektar orman alanı korunabilir.Alüminyum atıklar geri kazanıldığında kirletici baca gazı emisyonu yüzde 99 azalmakta. 1 ton kağıt/karton atığın geri dönüşümü ile 17 ağacın kesilmesini önlemek mümkün” ifadelerini kullandı.
Çevre Mühendisi Mustafa Kafa, yaşadıkları en büyük sorunun ise ambalaj atıklarının halen lisanssız çalışan firmalara veriliyor olması ve kayıt dışı firmaların piyasada aktif olarak boy göstermesi olduğunu dile getirdi. Çorum Belediyesi’nin çevreye ve geleceğe dönük çalışmalardaki duyarlılığının kendilerine çalışma azmi verdiğini anlatan Kafa, “Belediye Başkanımız Muzaffer Külcü bu konuya çok önem veriyor. Toplanan atıklarla ilgili haftalık rapor alıyor ve bizi daha iyi performans göstermemiz konusunda motive ediyor. Destekleri için belediye başkanımıza teşekkür ediyoruz Ayrıca lisanssız çalışan işletmelerin haksız rekabet oluşturmaması için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü denetimlerini yaparak gerekli desteği göstermektedir. Firma olarak gerek Çorum Belediyesi gerekse il müdürlüğümüzde sürekli diyalog halindeyiz. Tüm bunların yanı sıra en büyük desteği halkımızın göstermesi gerekmektedir. Geleceğimiz olan çevrenin korunması açısından daha duyarlı olarak atıkların ayrı biriktirmeleri ve en yakın atık kutusuna atılması ve bunun bir alışkanlık haline getirilmesi konusunda gerekli hassasiyeti göstermeleri en büyük temennimizdir. Ayrıca marketlerin, sanayi kuruluşlarının ambalaj atıklarını mevzuata uygun şekilde yetkili firmalara vermeleri de bizler için büyük önem arz etmektedir. Ambalaj atıklarının toplanması ve geri dönüşüm konusunda gelişmeleri yakından takip etmekte, çalışmalarımızı geliştirerek yola devam etmekteyiz. Gerek ülke ekonomimize gerekse çevreye olan katkısından dolayı konu hepimiz için önem arz etmektedir. Bu konuda da gerek bireysel gerek kurumsal olarak herkesin duyarlı olup, üzerine düşeni yapacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

Tesviyecilikte Kullanılan Eğeler

Üzerindeki çok sayıda kesici dişler ile talaş kaldırarak parçaları işlemeye yarayan alete “eğe” denir. 

Eğeyi doğru kullanma alışkanlığı kazanmak, tesviyeciliğin ön koşuludur. Eğe sapı genellikle sert ağaçtan yapılır. Sapın eğeye dikkatli geçirilmesi gerekir. Eğenin büyüklüğüne ve iş parçasının özelliğine göre sap ölçüsü değişir.
Eğe Çeşitleri
Üzerindeki çok sayıda kesici dişleri ile parçaları talaş kaldırarak işlemeye yarayan alete eğe denir.
Eğelerin kullanım yerlerine göre çeşitleri:
Tesviyeci eğeleri
Makine eğeleri
Kalıpçı eğeleri
Saatçi eğeleri
Diş sırası sayılarına göre eğeler
Çok kaba dişli eğeler
Kaba dişli eğeler
Orta dişli eğeler
 İnce dişli eğeler
Çok ince dişli eğeler
Profillerine göre eğeler
Kare eğeler
Üçgen eğeler
Yarım yuvarlak eğeler
Lama eğeler
Yuvarlak eğeler
Özel eğeler
Eğelerin boyları piyasada 4”-6”-8”-10”-12” ölçüsünde bulunur. Eğeler ile ilgili olarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
Eğeler, ölçü ve biçimlerine göre uygun, dişleri birbirine eşit ve keskin olmalıdır.
Eğeler, doğrultulmuş her tarafı aynı tarzda sertleştirilmiş ve temizlenmiş olmalıdır.
Kuyruk kısmı sertleştirilmemeli, dişsiz yerler parlak olmalıdır.
Eğeler sert bir cisimle vurulduğunda tınlamalıdır.
Her tarafı açık gri renkte olmalıdır.

27 Ağustos 2015 Perşembe

Organik ve Anorganik Bileşiklerin Farkı

Organik bileşiklerin temelini oluşturan C atomunun bağ yapısı özellikleri diğer atomlardan farklıdır. Karbon atomları hem kendi aralarında hem de diğer atomlarla birleşerek milyonlarca organik bileşiğin oluşturulmasını sağlarlar.


Buna karşın periyodik cetveldeki diğer elementlerin anorganik bileşiklerinin sayısı, yetmiş bin kadardır.
Anorganik bileşikler genellikle iyonik yapılı, organik bileşikler ise kovalent yapılıdır.
Anorganik bileşikler küçük moleküllüdür. Organik bileşikler ise çok büyük moleküllü de olabilir.
Anorganik bileşikler genellikle hızlı reaksiyon verir ve tek ürün oluşur. Organik bileşiklerin reaksiyonları yavaş yürür, ana üründen başka yan ürün de oluşur.
Organik bileşiklerin reaksiyonları kademeli olabilir ve genellikle katalizör ister.
Buna karşın anorganik bileşikler genellikle hızlı reaksiyon verir, katalizör istemez ve reaksiyon tek kademeli olur.
 Organik bileşiklerin erime noktaları ve kaynama noktaları genellikle düşük olup, çoğu organik çözücülerde çözünürler, çözeltileri elektriği iletmez.
Anorganik bileşiklerin ise genellikle erime noktaları ve kaynama noktaları yüksektir. Çoğunluğu suda iyi çözünür, çözeltileri elektriği iletir.
Organik maddeler doğada genellikle canlılarda, anorganik maddeler ise genellikle cansızlarda bulunur.

Güney Afrika’dan Sıra Dışı Bir Geri Dönüşüm Hikayesi

Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde sanatçı Mbongeni Buthelezi atölyesinde Afrika usulü plastik sanat icra ediyor.

Atık plastik parçaları, içecek tutacakları, sanatçının en önemli gereçlerinden birkaçı. Bu atıklarla sanatçı renkli ve özel portreler üretiyor.49 yaşındaki sanatçı, plastikle çalışmaya, insanların dikkatlerini çekmek ve diğer sanatçılardan ayırt edilebilmek adına okulun son senesinde başlamış.
Mbongeni Buthelezi, daha önce kullandığı sulu boya ve diğer materyallerle kendini daha fazla geliştiremediğini hissettiğini söylüyor. Bu sanat dalını icra ederken insanlar tarafından fark edilmek, onların dikkatini çekebilmek istediğini sözlerine ekliyor. Zor bir sanat alanına geçtiğini ve bundan geçimini sağlaması için gerçekten özel bir şeyler yapması gerektiğini anlatıyor.
Plastiğin sert alışımı Güney Afrika’nın köylerindeki zorlu hayat mücadelesini simgeliyor.
Bir sanat eleştirmenine göre Buthelezi insanlığın çevreye verdiği hasarı gösteren en iyi Güney Afrikalı sanatçılardan bir tanesi.Sanatçıya göre ise kullanılmış maddeler unutulmuş bir insan grubunu simgeliyor.
Sanat eleştirmeni Karabo Kgoleng Dada, küresel ısınmanın kurbanları fakir çocuklar ve kadınlar olduğunu düşünüyor. Onları sanatında göstermesi insanoğlunda bir farkındalık yaratığını ve bizlere umut verdiğini sözlerine ekliyor. Kullanılmış geri dönüştürülebilir maddelerle sanatını icra eden Buthelezi umut dolu ve kendine has mesajını dünyaya yollamaya devam ediyor.