Gölyazı; çoğumuzun ismini geçtiğimiz sezonlarda ekranlarda olan bir diziden öğrendiği, kimimizin de bilip; ‘aman orası da popüler kültürün oyuncağı olur’ diye ismini bile dillendirmediği bir yer…
Hatta görenlerin Türkiye’de böyle bir yer mi varmış? dediği, benim ise geçenlerde bir gezi vasıtasıyla kendisiyle tanışmaya nail olduğum muazzam yerleşim alanı.
Şehrin karmaşasından uzaklaşmam gerektiğini düşündüğüm zamanlarda eğlenceli ve kafadar arkadaş gurubumla gezilere giderim. Bu kaçamaklardan biri uzun zamandan beri görmek istediğim Gölyazı oldu.
Ulubat Gölü’nün çevrelediği Gölyazı da binlerce yıllık tarih yatıyor. Antikçağda Ulubat Gölü Apolyont Gölü olarak anılıyordu. Işık tanrısı Apolyon, gölün içindeki adaların ve kentin koruyucusu kabul edilirdi. Apolyon’a adanmış bir tapınağın kalıntılarını bugün hala Ulubat Gölü içindeki yedi adadan birinde görmek mümkündür. Doğal güzellikleri sayesinde M.Ö. 1. yy’da gelişen antik- kent, Hristiyanlık döneminde önem kazanmış, hatta bir ara bir Psikoposluk merkezi olmuş. 14. yy başındaki Osmanlı akınları nedeniyle Bursa ve Mudanya’dan kaçan halk bu kentte toplanmış. Kurtuluş Savaşı’na kadar Rumlar’ın yaşadığı köyde günümüzde Selanik’ten mübadele yolu ile gelmiş Türkler yaşamakta.
Şehre ilk girdiğinizde evlerin selamı sizi karşılar. Siz şaşkınlığınızı atana kadar benim önerim sahil boyu dolaşmanız olacaktır. Gittiğiniz döneme göre göl çekilmediyse suyun içinde olan ağaçları görmek sizi şaşırtabilir. Biraz yorulunca Ağlayan Çınarın dibinde soluklanma zamanı gelmiş demektir. Bir keyif kahvesini hak ettiniz. Öğlene doğru acıktığınızda hemen bir yere gidin ve tadı damağınızda kalacak, Ulubat Gölü’nün size armağanı olan bir balık yiyin. Güneşin etkisi kaybetmeye başladı zamanlarda sandal turu yapma zamanı gelmiş demektir. Kişi başı 5 TL gibi bir ücret vereceğiniz sandallara beş kişi binebilirsiniz. Ve işte keyif zamanı… Şimdi bırakın güneş ve rüzgar yüzüne dokunsun, kuşlar size yol arkadaşlığı etsin.
Ulubat Gölü, göçmen kuşlar için doğal bir kuş cennet... Yavrulama döneminde Manyas Gölü’nde konaklayan kuşlar, balıkların bolluğu nedeniyle beslenmek için Gölyazı’ya gelir. Benim gittiğim gün güneşi gördüğümde kendimi şanslı hissedecek durumdaydım.
Eklemeden yapamayacağım bir diğer konu; ekmekler
Fırından taze taze çıkan o ekmelerin kokusu halan burnumdadır. Diyet yapanların bile hayır diyemeyeceği bu ekmekleri cüzi bir ücret karşılığından fırından ya da kurulan küçük pazardan temin edebilirsiniz.
Gölyazı fotoğraf çekmeyi seviyorsanız kesinlikle gitmeniz hatta mümkünse bir gece konaklamanız gereken bir yer. Benden anlatması karar sizin…
Mutlaka Yapın!
Gölyazı’ya gittiğinizde; tekne turu yapmadan sakın dönmeyin bırakın rüzgar ve kuşlar size eşlik etsin sadece o anın tadını çıkartın. Yöresel pazarı ziyaret edin ve o muhteşem ekmeklerden alabildiğiniz kadar alın zira şehre geldiğinizde o tadı çok arayacaksınız. Ayrıca Ulubat Gölü’nün enfes balıklarının tadına bakmadan sakın dönmeyin.
Nasıl Gidilir?
Bursa'dan çıkıp Balıkesir- İzmir yolunun 33. kilometresindeki Gölyazı tabelasından sola dönüp Gölyazı Köyü'ne ulaşacaksınız. İstanbul'dan gidenler ise Eskihisar'dan Topçular'a feribotla geçip Yalova üzerinden veya Yenikapı-Yalova arası çalışan hızlı feribotu kullanabilir. Bursa'dan ulaşım için Gölyazı'na ait otobüs seferleri de mevcut.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder