Konferans’ın sabah oturumu, WoodMackenzie’nin Kimyasal Araştırmaları Başkan Yardımcısı Alex Lidback’in sunumu ile başladı. Lidback, petrol fiyatlarındaki son ciddi düşüşleri takiben global etilen ve propilen piyasalarında meydana gelen değişikliklerden bahsetti. Sunum sırasında, Lidback, WoodMackenzie’nin beklentilerinin petrol fiyatlarının üç ila beş yıl içerisinde 100$/ton eşiğine dönmesi yönünde olduğunu söyledi. Lidback, aynı zamanda, global etilen talebinin gelecek 10 yılda 5-6 milyon ton/yıla yükselerek yıllık bazda dünya çapında 3-4 yeni kraker kaldıracak düzeye geleceğine de dikkati çekti.
Bu arada, ABD’de planlanan kapasite artırma projeleri, ülkenin bu yeni kapasiteler faaliyete geçtiğinde 10-15 milyon ton/yıl etilen türevi ihraç etmesi gerektiği anlamına geliyor. Yeni kapasitelerin bir sonucu olarak, Lidback, ABD’nin ana ihraç noktası Latin Amerika’nın bu ilave üretimi kaldıramayacağını dolayısıyla Asya’nın ABD için ana ihraç noktası haline gelmesini bekliyor. Ancak, aynı zamanda, WoodMackenzie’ye göre, Amerika’nın etilen karşısında sahip olduğu etan avantajı, 2015 yılının Ocak ayında, 2014 yılının Eylül ayında kaydedilen 800$/tondan 230$/tona geriledi.
Lidback’ten sonra, TYDTA (Türkiye Yatırım, Destek ve Tanıtım Ajansı) Baş Proje Direktörü Necmettin Kaymaz bir sunum gerçekleştirdi. 2015 yılında global ekonomideki büyümenin %3,5 olacağına yönelik beklentilerin altını çizen Kaymaz, düşen petrol fiyatlarının, Türkiye dahil, birçok ekonomi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacağını belirtti. Kaymaz, “Akdeniz bölgesinde gelişmekte olan ülkeler canlı bir ekonomik büyüme kaydedecek. Bölgedeki gelişmiş ülkeler ise büyümelerini sürdürebilmek için uğraşacak. 2015-2020 yılları arasında Mısır, Türkiye ve İtalya’nın sırasıyla %4,6; %3,5 ve %1’lik GSYİH büyüme oranları kaydetmesi bekleniyor,” şeklinde konuştu. Kaymaz, global büyüme Atlantik’ten ziyade Asya & Pasifik bölgesine yoğunlaşacağı için dünyanın ekonomi merkezinin değişeceğini de belirtti.
Katılımcılar için yoğun bir network imkanı sunan kahve arasının ardından, ikinci oturum İranlı NPC-National Petrochemical Company Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Üyesi M. H. Peyvandi ile başladı. Peyvandi, sunumunda İran’ın petrokimya sanayisinin günümüzdeki durumu ve piyasanın geleceğine yönelik beklentiler üzerine konuştu. Peyvandi, 2004 yılında 18,2 milyon ton petrokimya üretebilen İran’ın, 2013 yılında petrokimya üretim kapasitesini yıllık bazda %5 artışla 60 milyon tona yükselttiğine dikkati çekti. Peyvandi’ye göre, İran, yeni projeler yoluyla etilen kapasitesini 4 milyon ton/yıl, nafta kapasitesini 5 milyon ton/yıl, propan ve bütadien kapasitelerini ise 2 milyon ton/yıl artırmayı hedefliyor. Peyvandi, ayrıca, İran’ın metanol kapasitesinin beş yıl içinde yaklaşık 25 milyon ton/yıla yükseleceğini ve bunun global petrokimya piyasaları üzerinde bir etkisi olacağını söyledi. İran, ülkeye uygulanan yaptırımların hafiflemesiyle birlikte yeni yatırım kanalları için daha fazla fırsata sahip olmayı umuyor.
Peyvandi’yi takiben, Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu bir sunum yaptı. Eroğlu, PP tüketimi açısından dünyanın bir numaralı şehri Gaziantep’te yer alması planlanan“Merhaba” Entegre Plastik Park (IPP) projelerinden bahsetti. Eroğlu, Suudi Arabistan’ın dünyadaki en önemli petrokimya üreticilerinden biri olduğunu, ancak çok kısıtlı bir plastik işleme kapasitesine sahip olduğunu belirtti. Eroğlu, bu arada, Türkiye’nin Orta Doğu’da en fazla plastik işleme kapasitesine sahip olan ülke olduğunu, Avrupa’da ise bu açıdan üçüncü sırada yer aldığını belirterek, ülkenin ham madde ihtiyacının sadece %12’sini üretebildiğini söyledi. Eroğlu, “Merhaba Projesi ile entegre bir petrokimya parkı oluşturmak amacıyla Gaziantep’te bu iki gücü bir araya getirmeyi hedefliyoruz,” şeklinde konuştu.
Öğle yemeğinin ardından, üçüncü oturum Türkiye’de PP için yeni fiyat göstergeleri hakkındaki bir panel ile başladı. Panelde, propilen odaklı yatırımlardaki artışla birlikte yeni maliyet hesaplamaları, Çin’den ve Asya’dan Türkiye’ye gerileyen navlun ücretleri, Türkiye’de talep büyümesi ve bölgedeki tedarik durumu ile Çin için önemli olan ASEAN’ın Türkiye için ilave bir fiyat referansı olup olmayacağı analiz edildi.
Petkim Holding SOCAR Türkiye de konferansta bir sunum yaptı. Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya, Türkiye’nin, Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci net petrokimya ithalatçısı olduğunu belirtti. Çetinkaya, ayrıca, Avrupa ile ABD arasındaki Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşması’ndan ve anlaşmanın yakın gelecekte global piyasaları nasıl etkileyeceğinden bahsetti. Çetinkaya’ya göre, Amerika ve Avrupa’nın Orta Doğu ve Asya-Pasifik bölgeleri karşısında rekabet gücü artacağı için, global ticaret dinamikleri bu anlaşma ile değişecek.
Petkim’den sonra, JAM Propylene Co.’nun Ticari Direktörü Kambiz Mirkarimi, sunum yapmak üzere sahneye çıktı. Mirkarimi İran’ın poliolefin ihracatının her yıl kademeli olarak arttığından, ithalatının ise sürekli olarak azaldığından bahsetti. Ülkenin, 2014 yılında, 2011 yılında kaydedilen 1600 tona kıyasla 2 milyon tondan fazla PE ihraç ettiği bildirildi. Bu arada, İran’ın PP ihracatı 2011 yılında kaydedilen 55.000 tondan, 2014 yılında 1,6 milyon tona yükseldi. Mirkarimi, ayrıca, İran-Türkiye sınırındaki ulaşım sorunlarıyla ilgili olarak konuştu ve iki ülke arasındaki emtia alışverişinin hacmini artırmaya engel olan şeyin yüksek bürokrasi olduğunu söyledi. İran, dünyanın en büyük 3. PP alıcısı olan Türkiye’ye en fazla PP tedarik eden ülkeler arasında yer alıyor.
Konferansın son konuşması olarak, Borruso Polymers’ın kurucusu Andrea Borruso, gerileyen petrol gelirinin ABD, Çin ve Rusya’daki yatırımları nasıl geciktirebileceğinden ve Rus ve İranlı satıcıları ise agresif bir şekilde petrokimya satışı yapmaya itebileceğinden bahsetti. Borruso’ya göre, İran ve Rusya’dan gelen tedarikin düzenli olmaması, Güneydoğu Asya ve Türkiye arasındaki fiyat farkının azalmasına neden olabilir; Türkiye ise kısa süre içinde fiyat belirleyici olmasa da daha istikrarlı bir fiyatlandırma yapabilir.
2. ChemOrbis Poliolefin Konferansı’nda, katılımcılar, kahve molaları, açık büfe öğle yemeği ve kokteyl sırasında birebir iletişime geçerek yeni iş bağlantıları kurma fırsatları elde etmiş oldular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder